Sultanahmet Camii

Aslında Sultanahmet Camii külliyesiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük eserlerden biridir. Bu külliye bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate şayan en önemli yanı, 20.000'i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir.[2] Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 23,5 metredir. Caminin içi 200'den fazla renkli cam ile aydınlatılmıştır.[3] Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Çevresindeki yapılarla birlikte bir külliye oluşturur ve Sultanahmet, Türkiye'nin altı minareli ilk camiidir.Sultan Ahmet Camii'nin tasarımı Osmanlı cami mimarisi ile Bizans kilise mimarisinin 200 yıllık sentezinin zirvesini oluşturur. Komşusu olan Ayasofya'dan bazı Bizans esintileri içermesinin yanı sıra geleneksel İslami mimari de ağır basar ve klasik dönemin son büyük camisi olarak görülür. Caminin mimarı, Mimar Sedefkar Mehmet Ağa'nın boyutta büyüklük

Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından Mavi Camii (Blue Mosque)" olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle

Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır.[1] Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından Mavi Camii (Blue Mosque)" olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle

İstanbulun çoğu camisini gezmiş biri olarak bu cami açık ara hepsinden daha insanın içine huzur veriyor. En önemli fark caminin basık olmasında olduğunu düşünüyorum. Camilerde göğe doğru anlamsız ve işlevsiz yükselmenin israf olduğunu düşünüyorum. Sultanahmet bu düşüncemin güzel bir argümanı. Bu açıklıklığı geçmek için gerekli yükseklik kullanılmış fazlasına gerek duyulmamış bu da insanı camiye girer girmez bir ceket giymiş gibi hacmin sarmasını sağlıyor. İçinde yokmuşsunuz gibi bir his yaşamayıp, camiyle bütünmüşsünüz gibi hissediyorsunuz. Camiye girerken sıra oluyor ama gittiğiniz saate göre hızlı ilerleyebilir. Ayrıca ibadet saatlerinde uzun bir süre boyunca gezi için giriş yapılmıyor bilgilerinize.

Mükemmel ötesi bir yapı. Tadilattan sonra ilk kez gittim daha öncesinde gitme şansım olmamıştı. En az Ayasofya Camii kadar etkileyici bir mabedimiz. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Bize böyle mükemmel yapılar bırakan ceddimizi de rahmet ve dua ile anıyoruz...

I. Ahmed tarafindan, Sedefkâr Mehmet Aga'ya1609-1617 yılları arasında insa ettirilmistir. Cami, Sinan sonrasinda yapilmis hemen hemen bütünanitsal" boyutlardaki camiler gibi Sinan inSehzade Camii'nde uyguladi§i ama daha sonra tekrarlamadigi plana göre yapilmistir. Bu bir kare plandir. Merkezì kubbe

Daha önce bir çok kez gitmiştim en son geçen yıldı, girişte kadınlar için etek ve başörtüsü veriyorlar ve başörtüsü zorunluydu bu seferde yine uyarı tabelaları vardı ama bakan bir görevli göremedim. Daha önce hemen Ayasofya camii inin karşısındaki girişin bahçesinde örtü dağıtım alanı ve WC ler vardı, onlar şimdi arka tarafa taşınmış. Örtü dağıtım yeri göremedim ama yeni Wc ler çok modern ve temiz olmuş eskisi çok kötüydü. Abdest alma yerleri yine aynı şekilde ama insanlar değişmediği için burayı da yazık edecekler. Caminin içerisinde bir ara tadilat gibi bir çalışma vardı o da bitmiş her yeri açık güzel muazzam bir işçilik var. Ayasofya’dan sonra daha sıcak daha huzur dolu ve dini duygularınız daha yoğun oluyor nedense.. belki de cami olarak yapılıp öyle de kaldığı içindir.

Sıra bekleyip içeri girebiliyorsun fakat sıra da çok hızlı ilerliyor. Girişte başını yada üstünü kapamak için bedava eşarplar veriyorlar ve çıkışta geri topluyorlar.

Ayasofya Camii gibi gün içi yabancı turistler sebebiyle çok yoğun. Hem ziyaret hem de ibadet yapacak olanlar için sabah ve yatsı namazında ziyaret edilmesini tavsiye ediyorum. Vakit namazlarında Allah'tan ziyaretçi almıyorlar.

Ecdadımızın bıraktığı güzel eserlerden bugüne kadar gelen bir şaheser. Allah cc yapandandan da yaptırandan da razı olsun. Çevresi de aldı ile anılıyor. Sultanahmet’ i dünyada da bilmeyen olmasa gerek.