Gazi Atik Ali Paşa Camii Mollafenari, Atik Ali Paşa Sk. No:8, 34120 Fatih/İstanbul

Gazi Atik Ali Paşa Camii

642 Yorumlar
  • Çarşamba24 saat açık
  • Perşembe24 saat açık
  • Cuma24 saat açık
  • Cumartesi24 saat açık
  • Pazar24 saat açık
  • Pazartesi24 saat açık
  • Salı24 saat açık
Gazi Atik Ali Paşa Camii Mollafenari, Atik Ali Paşa Sk. No:8, 34120 Fatih/İstanbul

İşletme Hakkında

|

İletişim

Web Sitesi
Bizi Arayın
Mollafenari, Atik Ali Paşa Sk. No:8, 34120 Fatih/İstanbul

Saatler

  • Çarşamba24 saat açık
  • Perşembe24 saat açık
  • Cuma24 saat açık
  • Cumartesi24 saat açık
  • Pazar24 saat açık
  • Pazartesi24 saat açık
  • Salı24 saat açık

Özellikler

  • Tekerlekli sandalyeye uygun giriş
  • Tekerlekli sandalyeye uygun park yeri

Önerilen Yorumlar

Oguzhan Sarici
13.10.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Sosyal bir avlusu var. Arkadaşınızla oturup sohbet edebileceğiniz, kitap okuyabileceğiniz ve bunu yaparken 500 yıllık taşlarda oturduğunuz olağan üstü bir avlusu vardır. Soğukta sığınabileceğiniz sıcakta serinleyebileceğiniz bir havlu. Şimdilerde havlusunda tatlı yemek moda oldu.Caminin kapı girişinde ki 3 boyutlu mermer tabelası mükemmeldir. İç kısımda sağlı sollu oturmalığı bulunan iki adet kaidesi bulunur. (zannımca zamanında bunlar papuç terlik giyme yeriydi)Caminin kubbelerinde mavi Selçuklu dönem tezhibi yapılmış ve muntazam alar.Cami pencereleri ahşap kapılara sahip mistik bir tefekkür yeri gibi görülmeyye değer.
KENDİNE GEZGİN
12.10.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Bu camiiden 50 yıl önce yapılan Üçşerefeli, 25 yıl önce yapılan Fatih veya 12 yıl önce yapılan Davutpaşa camilerinde uygulanan büyük merkezi kubbe planından ziyade T tipi olarak adlandırılan camilerin bir başka biçimi olarak kabul etmek daha doğrudur. Bu şeklin caminin banisinin arzuları doğrultusunda seçilmiş olması mümkündür, çünkü yine Atik Ali Paşa’nın yaptırdığı Zincirlikuyu Camisi de çok kubbeli bir plana sahiptir. Merkezi kubbesinin mihrap tarafındaki kemere dayanan alçak bir yarım kubbe vardır, iki yan tarafındaki mekanlar ise ikişer kubbe ile kapatılmıştır.Caminin dışı bütünüyle kesme küfeki taşından ince ve yanaşık derzle yapılmıştır. Beş kubbe ile örtülü son cemaat yerinin altı sütununun dördü mermer, ikisi porfirdir.bu sütunlara dayanan beş kemer de küfeki taşındandır. Sütun başlıkları klasik tarzda mukarnaslıdır.Geniş ve yüksek kapısının çerçevesi mermerdendir, bu kapının üç tarafını geniş bir mermer silme dolaşır ve mukarnaslarla kapının tepesi zengince süslenmiştir. Kapı önündeki kubbe diğerlerinden daha yüksektir ve içi baştan başa malakari bezeme ile kaplıdır. 1896 yılında yapılan tamirde son cemaat kemerlerindeki pek çok taş uygunsuz bir şekilde boyanmıştır, bu boyanan taşlar ve duvarlardaki yanmış veya bozulmuş taşlar 1937-38 yıllarında eski hallerine getirilmişlerdir. Bu tamir esnasında minare kaidesi ve buna bitişik pencerenin yanmış taşları da değiştirilmiştir. Yine bu tamirde binanın dış duvarları da yenilenmiş ancak ne malzeme de ne şekil olarak devrinin tarzını yansıtmamaktadır.Caminin doğu ve batı taraflarında hazireler yer almaktadır. Ana bir yol üzerinde yer alması pek çok meşhur kişinin buraya defnedilmesine neden olmuştur. Minaresi 15. yüzyıl minarelerinin güzel bir örneğidir, gövdesi kalın peteği ise nispeten ince ve yüksektir. Şerefesi mukarnas bezemelidir. Petek üstündeki oyuklarda mavi çiniler vardır. Caminin içi tamamen sıvalıdır. Kubbenin iç yüzünde, pandantiflerde, üzengi taşları ve kornişlerde, kemerlerde ve üst pencere etrafında şekil olarak yapıldığı devre yakın ancak rengi bozulmuş kalem işlemeleri vardır. Mihrap mukarnasla bezelidir ve tamamen mermerden yapılmıştır, yazıları sonradan eklenmiştir. Minber de tamamen mermerdendir, merdiven küpeştesi silmeli dolu bir korkuluktur, oyma değildir. Altındaki üçgen duvarları da oyma değildir. Minber külahı yarım kubbenin mukarnas bezeli pandantifi ile çakışacağından dolayı yüksek yapılamamış, bodur kalmıştır.Caminin bazı yerlerine ses küpleri konduğu, bırakılan deliklerden anlaşılıyor. İç alçı pencerelerin orijinalleri günümüze kalmamıştır, bunların yerine 1937-38 tamirinde beton parçalar konmuştur. Yalnız mihrap cephesindeki 13 alçı pencere 18. yüzyıldan kalmadır.
Şükrü BAŞ
26.09.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Büyük şehrin cadde arkası ara sokaklarında; gündüz başka, gece başka seyyar satıcıların sesleri yükselir, çınlar. Bunlar yıllarca kesintisiz sürüp gider. Yarım asrı geçen ömrümde bunların sarfettiği sözleri gayri ihritiyarı ezberledim. Kışın başka, yazın başka seslerle; gezici satıcılar sokakları inletir. Hıristiyan ecnebi devletlerinde böyle bir durum var mı bilmiyorum. Doğu kültüründe olabileceğini tahmin ederim. Kadını başka, erkeği başka melodiler terennüm eder. Gündüz erkekler: demir alıyor; hurdalar alıyor; eskiler alıyor, deyip ağırdan yürür gider. Dört tekerlekli seyyar el arabası ile dolaşırlar. Sütçü geldiii. Taze süüüt! Genellikle durup beklediği köşebaşı nokta yerler ve devamlı alıcısı olan müşterileri vardır. Üç tekerleli cam çerçeve kaplı el arabasıyle; iki kollu hafif vasıta simitçi geldi, simitçiiii. Aynısı da sıcak poğaça, börekçi, sık aralıkla bağırıp satış yapmaya devam eder. Derken; soğan-patates kamyonet arabası hoparlörle, yüksek sesli yayınla sokağın başından bakarsın çıkıverir. Ardı arkası kesilmez gider biri gelir öbürü. Zerzevatçının sesi yükselir. Çaya, çorbaya, hastaya, ustaya, balığa limoooon. İkinci manisinde ise kemer patlıcan
Murat Engin
23.09.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Kurucusu, Sultan II. Bayezid devri vezîriâzamlarından Atik Ali Paşa’dır. Evvelce Sedefçiler, Eski Ali Paşa, Dikilitaş, Vezir Hanı, Sandıkçılar Camii gibi isimlerle tanınmış olmakla beraber bugün bu adların hepsi unutulmuştur. Üzerinde yapılış tarihiyle yaptıranı belirten bir kitâbesi bulunmamakla beraber vakıf kayıtları bu caminin Atik veya Hadım Ali Paşa’nın hayratından olduğunu göstermektedir. 953 (1546) tarihli Vakıflar Tahrir Defteri’nde vakfiyesi 915 (1509-10) tarihli olarak gösterilmiş ve caminin yanında veya yakınında medrese, kervansaray, imaret ve dükkânları bulunduğu bildirilmiştir. Ayrıca bunlar için İstanbul, Galata, Silivri, Vize, Pınarhisarı, Edirne, Yalova, Bursa, İnegöl, Aydın, Saruhan, Ayasuluk (Selçuk), Amasya, Bafra, bugünkü Bulgaristan’da Yanbolu, Zağra Yenicesi, Filibe, bugünkü Yunanistan’da Zihne, Serez, Modon, Koron, Anavarin, Kartene, Balyabadra (Patras), Hırsova ile bugünkü Rusya sınırları içindeki Kefe’de birçok zengin vakıf gelirleriyle kaydedilmiştir. Ayvansarâyî, caminin yapılış tarihini 902 (1496-97) olarak gösterir. Bugün caminin cümle kapısı üstünde bulunan âyet-i kerîme yazısı köşesinde her ne kadar 902 tarihi varsa da, bu levha üzerinde görülen 1314 (1896-97) tarihinden açıkça anlaşıldığı gibi, yazı 1894 zelzelesinden sonra yapılan büyük tamirde yazılmış ve buraya konulmuştur. Ali Paşa’nın böyle büyük ve önemli bir eseri ancak vezîriâzam olduktan sonra yaptırabileceği ve vakfiyenin de 915 (1509-10) tarihli olduğu göz önünde tutulursa, caminin ve manzumesinin her yerde tekrarlandığı gibi 902’de (1496-97) değil en azından 915’e doğru yapılmış olması gerekir.Cami ve manzumesi, herhalde çevresini mahveden 1587 yangını ile 6 Cemâziyelâhir 1058 (28 Haziran 1648) zelzelesi ve 1043 (1633-34) ile 1062 (1652) yangınlarından büyük ölçüde zarar görmüş olmalıdır. Nitekim tarihi bilinmeyen, ancak 1648 zelzelesine ait olduğu tahmin edilen bir belgede caminin orta kubbesinin tamamen, minaresinin de şerefesine kadar yıkıldığı belirtilmektedir. Eğer bu belge 1648 zelzelesine ait değilse, Atik Ali Paşa Camii’nin bu felâketten sonra da büyük ölçüde bir tamir gördüğü, üzerindeki barok üslûbundaki izlerden anlaşılır. 1865’teki Hocapaşa yangınında ve 1894 zelzelesinde de zarar gören cami 1896’da tekrar tamir edilmiş, bu arada manzumesinin bazı kısımlarını kaybetmiştir. Cami 1937-1938 yıllarında bir tamir daha görmüştür.Atik Ali Paşa Camii, geç Roma döneminde İmparator I. Konstantinos tarafından kendi adını yaşatacak olan anıtın etrafında yaptırdığı büyük beyzî (oval) meydanın (forum constantini) yerinde inşa edilmiştir. Meydanın ortasını süsleyen ve önceleri üstünde imparatorun heykeli bulunan porfir anıt Türk döneminde Dikilitaş olarak adlandırılmışsa da bugün Çemberlitaş olarak bilinmektedir. Ne vakit harap olduğu bilinmeyen forumu çevreleyen revakların sütunları ise Atik Ali Paşa Camii ve manzumesinde kullanılmıştır.Atik Ali Paşa Camii tamamen kesme taştan yapılmış, revaklı beş kubbeli bir son cemaat yerini takip eden, esas eksen üzerinde bir büyük kubbe ve bir yarım kubbeden ibaret ana mekânı olan bir yapıdır. Kubbeli mekânın iki yanında ayrıca ondan şimdi birer kare pâye ile ayrılan daha alçak kubbeli yan mekânlar vardır. Bunlar sağda ve solda kubbeli ikişer bölmeden ibaret olup geniş kemerlerle orta mekâna açılırlar. Mihrap tarafında yarım kubbenin örttüğü dikdörtgen çıkıntıda geçiş, köşelerde çok zengin mukarnaslı pandantiflerle sağlanmıştır. Bu cami genellikle bugün mevcut olmayan ilk Fâtih Camii’ne benzetilir ki doğru bir görüştür. Caminin Osmanlı devri Türk mimarisinde önceleri “Bursa tipi” veya “ters T tipi” denilen zâviyeli veya tabhâneli camilerden olmadığı da açıkça bellidir. Nitekim Atik Ali Paşa Camii’nde yan odaların bu tip yapılardaki gibi orta mekândan birer duvarla ayrılmış olmadıkları görülmektedir. Bugün burada kemerleri taşıyan birer kalın pâye vardır. Ancak bu pâyelerin cami ile aynı tarihte yapılmış olmadıkları, açık barok üslûp gösterdiklerine göre 1750’lerden sonra yapıldıkları anlaşılır.
Raif Dayıcı
03.09.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Çok hareketli bir noktada bulunan tarihi bir camidir. Kubbeli ve tek minareli olarak inşa edilmiştir. Mihrabın iki yanında büyük mumları dikkat çekmektedir. Kubbesi ve duvarları renkli hat süslemeleri ile bezenmiş durumdadır. Emeği geçenlere teşekkürler…
Gürsel Vatansever
01.09.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Caminin orijinal kitabesi yoktur, fakat kapının üzerindeki Hattat Sami Efendi imzasını taşıyan “ayet-i kerime” yazılı 1896 tarihli kitabenin köşesine 1496 sayısı ilave edilmiştir, bunun caminin inşa yılı olduğu varsayılabilir. Yazı levhasının 1894 depreminden sonra konulduğu anlaşılmaktadır. Minare kapısında da 1897 tarihli bir besmele bulunmaktadır. 1648 depreminde caminin kubbesinin tamamen, minaresinin de şerefesine kadar yıkıldığı kayıtlıdır. Daha sonra 1716 ve 1766’daki depremler, 1865 Hocapaşa yangını ve 1894 depremi sonrası da mühim tamirlerden geçtiği muhakkaktır. Cami en son 1937-38 yılları arasında büyük bir tamir görmüş, 1981’de ise küçük bir onarımdan geçmiştir
Aref
23.08.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Herkes burayı gazi atikali paşa camii diye eklemiş ama burası camii değil.Esasında camii resmen tarih kokuyor. Tarih eskiymiş buraşarı resmen.
Ekrem ATICI
13.08.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Gazi Atik Ali Paşa Camii 1496 yılında II. Beyazıt dönemi sadrazamlarından olan Bosnalı Gazi Atik Ali Paşa tarafından bina yaptırılmıştır.(Resimler Sabah Namazında çekilmiştir.)
Abdurrahman AYDOĞAN
02.08.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Öncelikle selamun aleyküm hayırlı bayramlar şimdi cuma namazından çıktım caminin ses sitemi inanılmaz kötü hocayı ne kürsüde ne mimberde nede namazda söyledıklerını nede okuduklarını anlamadık bir an önce buradaki sorunu çözünüz lütfen
Ishak Behlülzade
19.07.2023
Gazi Atik Ali Paşa Camii
Aslen Saraybosna’nın Drozgometva köyündendir. Devşirme olarak Enderun’da yetişti. Ali Paşa bir süre Bâbüssaâde ağalığı yaptıktan sonra önce sancak beyliği, ardından da Karaman beylerbeyiliğinde bulundu (1482). Bu sırada içteki çeşitli siyasî karışıklıklarla uğraştı, özellikle Cem Sultan ve Karamanoğlu Kasım Bey’e karşı başarı ile mücadele etti. Daha sonra Rumeli beylerbeyi olan Ali Paşa, Boğdan voyvodasının Akkirman’ı almaya teşebbüs etmesi üzerine ona karşı gönderildi. Ali Paşa Eflak beyini ve kuvvetlerini yenerek Boğdan’a girdi. Boğdan Prensi Stefan cel Mare karşı koyamayacağını anlayınca Lehistan’a iltica etmek zorunda kaldı. 1483’te Vezîriâzam Davud Paşa’nın maiyetinde Memlük seferine katıldı, çevredeki kalelerin zaptedilmesinde başarılı oldu. Bu sırada asker arasında görünen hastalık ve bitkinliğe rağmen savaşa devam ederek Memlük askerlerini bozguna uğrattıktan sonra Karaman’a çekildi (1492). Memlükler’le barış imzalanmasının ardından, Venedikliler’in Mora kıyılarını tehdidi üzerine Davud Paşa ile birlikte Modon ve Koron’u almakla görevlendirildi ve yol boyunca Navarin, Zenşiyo kalelerini savaş yapmadan ele geçirip Osmanlı topraklarına kattı (1500). Bu sefer sırasında Leontari önlerinde II. Bayezid ile buluştu, ancak kış yaklaştığı için padişah geri döndü. Bu durumdan faydalanan Venedikliler Navarin’i geri aldılarsa da Kemal Reis’in donanma ile yardıma gelmesi üzerine Ali Paşa şehri Venedikliler’den tekrar almaya muvaffak oldu (1501). Bu fetihten sonra Mora’da ticaret çok gelişmiş, o sırada İspanya’da büyük sıkıntı içerisinde olan müslümanlardan bir kısmı Mora’ya yerleşmiştir.Ali Paşa 1501’de Mesih Paşa’nın ölümü üzerine vezîriâzam oldu. Bu ilk sadâreti iki yıl kadar devam etti ve 1503’te görevden alındı. 1506’da ikinci defa bu makama tayin edilen Ali Paşa 1511’de şehid düşünceye kadar sadârette kalarak devlet işlerini başarıyla yürüttü. Hatta II. Bayezid birçok konuda idareyi ona bıraktı. Bu dönemde şehzadeler arasındaki taht mücadelesi ve Şiîlik faaliyetleri onu en çok meşgul eden konular oldu. Şehzadeler meselesinde büyük şehzade Korkut’a ve en küçük şehzade Selim’e karşı Ahmed’i destekledi. Şehzade Korkut’un Antalya’da sancağı civarında bulunan sadâret hasları yüzünden aralarında ihtilâf çıkmış, Ali Paşa’nın bu haslar konusunda diretmesi Korkut’un birkaç adamıyla birlikte Mısır’a kaçmasına sebep olmuştur. Ancak Ali Paşa’nın Korkut’un haslarını iki katına çıkarması üzerine Mısır’dan dönmesi sağlanmıştır. Ayrıca babasından hükümdarlığı zorla almak isteyen Şehzade Selim’i 1511’de Çorlu’da mağlûp etmiştir. Diğer taraftan Şahkulu hareketinin mevziî olmaktan çıkıp doğrudan doğruya devleti meşgul eden bir mesele haline gelmesi üzerine hareketi bastırmakla görevlendirildi. Asker arasında çıkan ihtilâfları ortadan kaldırarak Şahkulu üzerine yürüyen vezîriâzam, Sivas-Kayseri arasındaki Gökçay mevkiinde Şahkulu ile karşılaştı. Bu mücadele sırasında Şahkulu öldürülüp askerleri dağıtıldı ise de âsiler üzerine tedbirsizce yürüyen Ali Paşa Şahkulu’nun askerleri tarafından çember içine alındı ve isabet eden bir okla şehid düştü (2 Temmuz 1511). II. Bayezid Ali Paşa’nın ölümüne çok üzüldü.Atik Ali Paşa değerli bir devlet adamı, iyi bir kumandan olmanın yanında memleketin imarına önemli hizmetleri geçmiş bir kimsedir. Dürüst ve dirayetli şahsiyeti, hayır severliğiyle devrin kaynaklarında övülmüştür. Onun hayır eserlerinin başında İstanbul Çemberlitaş’ta cami, medrese, imaret, mektep, kütüphane ve diğer müştemilâttan oluşan külliye gelir. Ali Paşa’nın bu külliye içerisinde teşkil ettiği kütüphane fetihten sonraki İstanbul’un en önemli kültür müesseselerinden biridir. Yine İstanbul Karagümrük’teki Zincirlikuyu veya Atik Ali Paşa Camii, Tekfur S

Yorum Ekle

Harita

Mollafenari, Atik Ali Paşa Sk. No:8, 34120 Fatih/İstanbul
Gazi Atik Ali Paşa Camii